“Garip ve gülünç derecede yanlış bir çeviri“ – Eyalet Yüksek Mahkemesine (mahkumiyet kararı için) yetiyor mu?
Bugünkü 26. celsenin büyük bölümü, bir mahkeme tercümanının okunarak kanıt diye sunulan TMLGB tüzüğü olarak nitelenen bir metnin çevirisi hakkında verdiği ifadeyle geçti.
Metnin orijinali Türkçe olduğundan, mahkemede Federal Suç Dairesi tercümanları tarafından yapılmış bir çevirisi okundu. Ve mahkeme tercümanı, sözkonusu çeviriyi denetledikten sonra, birkaç büyük hata olduğunu, ancak çevirinin yine de güvenilir ve doğru olarak nitelenebileceğini söyledi. Mahkeme bilirkişiye elbette soru sormadı, zira hakimler bu çevirinin her ne koşulda olursa olsun hükümlerine zemin oluşturmasını istiyor.
Fakat savunmanın sorduğu sorular, bilirkişinin yazılı raporunda dile getirmediği, anlam kaymasına yol açan yirmi çeviri hatasını teker teker itiraf etmesine yol açtı.
Ancak saptanan hatalar da çevirinin olumsuz değerlendirilmesine yol açmadı. Örneğin bir yerde TMLGB’nin politikası hatalı bir biçimde „volksnah“ [halka yakın] değil, „völkisch“ [faşist] olarak nitelenmiş, yani ırkçı kriterlerce belirlenen bir halk kavramına dayanıyor gibi gösterilmişti. Bilirkişi soruların ardından da fikrini değiştirmedi: „Bu kavramın garip ve gülünç derecede hatalı bir çeviri olduğu genel olarak açıktır, buna rağmen çevirinin bütününü güvenilir ve doğru olarak nitelendiriyorum“, dedi.
Burada, mahkemenin ne pahasına olursa olsun sanıkları mahkum etmek istediği bir kez daha açığa çıkıyor. Eğer hakimler duruşmada kanıt olarak temel dokümanların doğru çevirilerini dikkate almaya dahi hazır değilse, içeriğe dair diğer noktalarda da davayı aydınlatma iradesini göstermeleri beklenemez.