TKP/ML’nin sözde üyeleri olmakla yargılanan 10 suç zanlısının davasının ilk duruşma gününde öz olarak iddianame okundu.
Başlangıçta hazır bulunan çok sayıda izleyiciler dakikalarca sesli bicimde sanıkları alkışlayarak dayanışma göstermişlerdir. Bu nedenle de duruşma başlamadan kısa süre önce başyargıç salona gelip, sükunet sağlanmadığı zaman „herkesi“ dişarı çikartın demiştir.
Mahkemenin de söz verdiği üzere bugün– ilk dururuşma günün tersine– sanıklar bağlanmamış halde sevk edilmişlerdir, ayrıca birinci gün çıplak soyulanların bedenleri de bu defa konrol edilmemiştir. Birinci duruşma günü bazı sanıklar buna karşı pasif direnişe geçmişlerdir ve böylesi bir muameleyi kabul etmeyeceklerini açıkca dile getirmişlerdir. Bunun üzerine mahkeme o hafta Bavyera Adalet Bakanlıı ile istişareler yapmış ve sonuçta “yukarıdan” gelen emir gereği sadece sanıkların şiddet kullanması durumununda cezaevinden mahkemeye getirilirken el ve ayaklarının bağlanması sözkonusu olacaktır.
Öğelen arasında önce başyargıç sanıkların ilk duruşma gününde birbirleriyle ilişkiye geçmelerine itiraz etmiştir. Sanıkların “malesef” duruşmada mevcut olmamakla birlikte cam bölme varmış gibi davranmalarını istemiştir. Eğer devamla birbirleriyle ilişkiye geçerlerse, kendilerini kısa süreli olanları dahil her duruşma arasında hücrelere götürtecekmiş.
Öğlenden sonrası da iddianamenin okunmasıyla geçmiştir. 14 aydan beridir cezaevinde gözetim tutukluluğunda bulunan dokuz suç zanlısı hakkındaki iddianame okunduktan sonra, ayrıca Isviçre’den Almanya’ya henüz iade edilen Mehmet Yeşilçal aleyhine olan iddianame okunmuştur. Hakkındaki idianame kendisine daha bir kaç hafta önce verilmişti; bundan sonra kendisi aleyhine yürütülen dava çok kısa sürede büyük dava ile birleştirilmiştir.
Duruşmanın sonlarına doğru savunma mahkeme tercümanlarından birinin değiştirilmesini talep etmiştir. Bunun nedeni çevirilerindeki yoğun kalite eksikliğinin yanısıra kendisi termcüman olarak Münih-Stadelheim cezavinden sorumlu kontrol hakimi için orada yatan 4 tutuklu ile avukatları arasındaki yazışmaları kontrol etmesidir.
Sanıklar ile avulatlar arasındaki tüm yazışmaları okuyan ve böylece savunmanın savunma stratejisi hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olan birinin mahkeme için çeviri yapması avukatların görüşüne göre caiz değildir.
Savunmanın başyargış aleyhine verdiği tarafgirlikten dolayı red dilekçelerinin kararları ancak gelecek pazartesi verilecekmiş. Bu nedenle duruşma başlama saati 13.30’a wertelenmiştir, çünkü avukatların, Federal savcılığın vereceği görüş bildirimi hakkında saat 9’a kadar görüş beyan etme imkanları vardır ve mahkemenin de ondan sonra karar verebilmesi için zamana ihtiyacı vardır.
İlk duruşma günü Türkiye’den gelen bir insan hakları heyeti dava başlangıcını izlemek üzere ziyarette bulundu. Katılanlar arasında milletvekilleri, STK üyeleri ve avukatlar vardı. Heyetin üylerinden biri ve aynı zamanda Türkiye İnsan Hakları Vakfı başkanı olan bayan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı Türkiye’ye döner dönmez tutuklanmış ve halen de tutuklu bulunmaktadır. Tutuklanmasının sebebi, kendisi bir çok şahsiyetle birlikte muhalif bir gazete olan Özgür Gündem ile dayanışma amacıyla gazetesinin bir günlük yayıncısı olmayı beyan etmesidir. Kendisi adli tıpçı olarak çalışmakta ve Cizîr’de(Cizre) insan hakları ihlalleri hakkında rapor yazmıştı.
Nasıl ki heyet üyeleri Münih’teki davanın ilk duruşmasının sonunda “bizim” davayı takip edecekleri sözünü verdiyseler, biz de aynen bayan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ceza davasını takip edeceğiz.
Bir dahaki duruşma günü gelecek pazartesi, 27.06.2016 saat 13.30’dan itibarendir.