Türk güvenlik teşkilatlarına ait delillerin kayda geçirilmesine savunmanın itirazı
35. celsede, savunma, Türk kurumlarının Federal Başsavcılığa ilettiği belgelerin kanıt olarak kayda geçirilmesine itiraz etti. İtirazı burada küçük değişikliklerle belgeliyoruz. (Ne yazık ki belgenin tamamını çevirme olanağımız yok.)
Savunma bu dokümanların kanıt olarak kayda geçirilmesinin uygun olmadığını savunuyor, çünkü içerdikleri iddiaların kaynakları açıklanmıyor ve çok büyük bir ihtimalle işkence altında elde edilmiş bilgiler de içerdikleri varsayılmak durumunda.
Türk güvenlik teşkilatlarının sağladığı belgelerin en çarpıcı yanlarından biri, belgeler yönetiminde hazırlanan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Eski Şube Müdürü Ömer Köse’nin 22 Temmuz 2014 tarihinde tutuklanmış olması. Köse, aralarında casusluk, yasadışı telefon dinleme, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, sahte delil uydurma, kovuşturma bilgilerini sızdırma ve terör örgütü “Fetö”ye üyeliğin de bulunduğu çok sayıda suçtan yargılanmakta ve bugün hala tutuklu.
Dokümanın okunarak kanıt olarak kayda geçirilmesi, sonuç olarak, Türk kurumlarının işlediği suçlardan kaynaklanan bilgiler içerdiği için de uygun değil. Sözkonusu bilgilerin -muhtemelen MİT’in- istihbarat faaliyetlerine dayandığı aşikar. Bunların, Ceza Yasasının 99 paragrafı uyarınca cezaya tabi olan Almanya’daki istihbari casusluk faaliyetleri yoluyla elde edilmiş olduğu, TKP/ML’nin Almanya’daki sözde bileşimi ve faaliyetleriyle ilgili bilgilerin türü aracılığıyla da ortaya çıkmaktadır.