Mahkeme Seyit Ali Uğur’un açıklamada bulunmasına engel oldu
63. duruşma gününde sanık Seyit Ali Uğur halihazırda okunmuş olan bir belge ile ilgili olarak açıklamada bulunmak isteyince olay çıktı. Somut bir gerekçe olmadan ve sanık Uğur daha açıklamasına bile başlamadan Mahkeme Başkanı Dr. Dauster raportörünün uyarısı üzerine, böylesi bir açıklamanın delillerle bağlantılı olması gerektiğini, yani sanığın sadece az önce okunmuş olan belgeyle tamamen somut olarak bağlantılı bir açıklama yapmaya izni olduğunu ve bunu dikkate almaz ve açıklamalarına devam ederse söz hakkının elinden alınacağını azarlayan bir tonda belirtti.
Sanık Uğur açıklamasına „Saygıdeğer Başkan, Ceza Dairesinin saygıdeğer üyeleri, 16 Nisan’da Türkiye’de yapılan anayasa referandumu ile…“ cümlesiyle başlar başlamaz mahkeme başkanı işaret parmağını havaya kaldırarak yüksek sesle sanığın sözünü kesti. Başkan yüksek sesle, sanığın söz hakkını elinden aldığını çünkü bu cümlenin okunan belgeyle ilgisi olmadığını bildirdi.
Avukat Ahues’in sanığın daha ilk cümlesini bile sonlandıramadığına işaret etmesinin ardından heyet başkanı sanığa, açıklamasının öncesinde okunmuş olan belgeyle bağlantı kurması için iki cümlelik kesin bir uyarıda bulundu.
Sanık Uğur bu kesin uyarıya karşılık, genel olarak delillerin ikamesi ile ilgili 14 sayfalık bir açıklama hazırlamış olduğunu ve mahkeme başkanının kendisine yönelik tutumunu antidemokratik bulduğunu belirtti.
Mahkeme başkanı bu cümleyi sanık Uğur’un söz hakkını nihai olarak elinden almaya vesile olarak gördü. Çok sayıda avukatın yüksek sesle karşı çıkmasına ve açıklamanın okunmuş olan belgeyle ilgili olduğunun belirtilmesine rağmen yüzü bu arada sinirden kıpkırmızı olmuş olan hakim geri adım atmadı. Bir taraftan sanığın söz hakkını elinden alma kararını Ceza Dairesinin tamamına bir mahkeme kararıyla onaylattı. Diğer taraftansa daha mahkeme kararının açıklanmasından önce, mahkeme başkanının kararıyla ilgili görüş bildirmek üzere söz istemiş olan avukat Hoffmann’a söz hakkı vermeyi reddetti. Hoffmann bunun üzerine duruşmanın devamında nasıl bir tavır alacaklarını müvekkiliyle görüşebilmek için esas duruşmaya kısa bir ara verilmesini talep ettiğinde, başkan duruşmayı son seferde olduğu gibi 6’ya doğru sonlandırmak yerine saat henüz 16.00’yı biraz geçerken sonlandırdı. Mahkeme sanık Uğur’un söz hakkının elinden alınmasının gerekçelerinden biri olarak davanın hızlandırılması ilkesini gösterdi.